Bu liste huseyineskan.com internet sitesi için Hüseyin Eskan tarafından chatGPT yardımı ile oluşturulmuştur. Buradan listenin PDF formatını indirebilirsiniz.
Kendi örneklerinizi yorum kısmına yazmaktan çekinmeyiniz 🙂
İsveççede En Yaygın Kullanılan 20 Bisatsinledare Listesi ve Örnekler:
- att – -dığı, -acağını
- Jag vet att du är trött. (Yorgun olduğunu biliyorum.)
- Han sa att han skulle komma. (Geleceğini söyledi.)
- Vi hoppas att det blir soligt. (Havanın güneşli olacağını umuyoruz.)
- Hon trodde att mötet var idag. (Toplantının bugün olduğunu sanıyordu.)
- Det är viktigt att du kommer i tid. (Zamanında gelmen önemli.)
- när – ne zaman, -dığında
- När jag kom hem, var det mörkt. (Eve geldiğimde karanlıktı.)
- När vi var barn, lekte vi mycket. (Biz çocukken çok oynardık.)
- När solen går upp, blir det ljust. (Güneş doğduğunda, hava aydınlanır.)
- När jag ser dig, blir jag glad. (Seni gördüğümde mutlu oluyorum.)
- När det regnar, stannar vi inne. (Yağmur yağdığında içeride kalıyoruz.)
- medan – iken
- Medan jag lagade mat, såg hon på TV. (Yemek yaparken, o televizyon izledi.)
- Medan du sov, städade jag. (Sen uyurken, ben temizlik yaptım.)
- Medan vi väntade, läste vi en bok. (Beklerken bir kitap okuduk.)
- Medan barnen leker, dricker vi kaffe. (Çocuklar oynarken biz kahve içiyoruz.)
- Medan tåget åker, kan du vila. (Tren giderken dinlenebilirsin.)
- innan – önce
- Vi måste äta innan vi går. (Gitmeden önce yemek yemeliyiz.)
- Jag duschar innan jag går till jobbet. (İşe gitmeden önce duş alırım.)
- Innan du går, måste du säga hej då. (Gitmeden önce hoşça kal demelisin.)
- Innan mötet börjar, vill jag prata med dig. (Toplantı başlamadan önce seninle konuşmak istiyorum.)
- Vi borde köpa biljetter innan de tar slut. (Bitmeden önce biletleri almalıyız.)
- tills – -e kadar
- Vänta här tills jag kommer tillbaka. (Geri dönene kadar burada bekle.)
- Vi stannar tills festen är slut. (Parti bitene kadar kalacağız.)
- Hon jobbade tills hon blev trött. (Yorulana kadar çalıştı.)
- Jag läser tills jag förstår allt. (Her şeyi anlayana kadar okuyorum.)
- Barnen leker tills det blir mörkt. (Çocuklar karanlık olana kadar oynar.)
- eftersom – çünkü, -dığı için
- Eftersom det regnar, stannar vi inne. (Yağmur yağdığı için içeride kalıyoruz.)
- Eftersom hon är sjuk, kan hon inte komma. (Hasta olduğu için gelemiyor.)
- Vi är glada eftersom vi vann. (Kazandığımız için mutluyuz.)
- Eftersom jag älskar dig, vill jag gifta mig med dig. (Seni sevdiğim için seninle evlenmek istiyorum.)
- Eftersom han tränar mycket, är han stark. (Çok antrenman yaptığı için güçlü.)
- om – eğer, -sa/se
- Om det blir fint väder, går vi ut. (Hava güzel olursa dışarı çıkarız.)
- Om du vill, kan vi ses imorgon. (İstersen yarın görüşebiliriz.)
- Om jag vinner, ska jag fira. (Kazanırsam kutlayacağım.)
- Om du har tid, kan du hjälpa mig? (Vaktin varsa bana yardım eder misin?)
- Om det inte är för sent, kan jag komma. (Çok geç değilse gelebilirim.)
- fast – ama, -dığı halde
- Jag gick ut fast det regnade. (Yağmur yağdığı halde dışarı çıktım.)
- Hon kom fast hon var trött. (Yorgun olduğu halde geldi.)
- Fast jag inte gillar det, gör jag det ändå. (Sevmediğim halde yine de yapıyorum.)
- Fast vi är olika, är vi vänner. (Farklı olduğumuz halde arkadaşız.)
- Fast det var svårt, gav han inte upp. (Zor olduğu halde pes etmedi.)
- så att – böylece, -sin diye
- Hon tränar hårt så att hon kan bli bäst. (En iyi olmak için sıkı çalışıyor.)
- Jag sparar pengar så att jag kan resa. (Seyahat edebilmek için para biriktiriyorum.)
- Vi gick tidigt så att vi skulle hinna. (Vaktinde yetişmek için erken gittik.)
- Hon läser mycket så att hon kan lära sig. (Öğrenebilmek için çok okuyor.)
- Jag köpte mat så att vi kan äta. (Yemek yiyebilmemiz için yiyecek aldım.)
- ju … desto – ne kadar … o kadar
- Ju mer du läser, desto mer lär du dig. (Ne kadar çok okursan o kadar çok öğrenirsin.)
- Ju tidigare vi går, desto bättre. (Ne kadar erken gidersek o kadar iyi.)
- Ju mer du tränar, desto starkare blir du. (Ne kadar çok antrenman yaparsan o kadar güçlü olursun.)
- Ju längre vi väntar, desto svårare blir det. (Ne kadar uzun beklersek o kadar zorlaşır.)
- Ju mer du övar, desto bättre blir du. (Ne kadar çok çalışırsan o kadar iyi olursun.)
- om inte – aksi takdirde
- Kom i tid, om inte missar du tåget. (Zamanında gel, aksi takdirde treni kaçırırsın.)
- Gör det nu, om inte blir det för sent. (Bunu şimdi yap, aksi takdirde çok geç olacak.)
- Hon måste studera, om inte klarar hon inte tentan. (Çalışmak zorunda, aksi takdirde sınavı geçemez.)
- Vi måste skynda oss, om inte missar vi filmen. (Acelemiz olmalı, aksi takdirde filmi kaçırırız.)
- Han måste sova mer, om inte blir han sjuk. (Daha fazla uyumalı, aksi takdirde hasta olacak.)
- förrän – -e kadar (negatif)
- Vi åker inte förrän du är klar. (Sen hazır olana kadar gitmeyeceğiz.)
- Han kommer inte hem förrän sent ikväll. (Bu akşam geç saatlere kadar eve gelmeyecek.)
- Jag väntar här förrän du är tillbaka. (Geri dönene kadar burada bekleyeceğim.)
- Förrän du har provat, kan du inte veta. (Denemeden bilemezsin.)
- Jag svarar inte förrän jag har tänkt klart. (Düşünmeyi bitirmeden cevap vermeyeceğim.)
- därför att – çünkü
- Jag är trött därför att jag jobbade sent. (Geç saatlere kadar çalıştığım için yorgunum.)
- Han är glad därför att han fick en present. (Hediye aldığı için mutlu.)
- Vi stannar inne därför att det regnar. (Yağmur yağdığı için içeride kalıyoruz.)
- Hon är ledsen därför att hon förlorade sitt jobb. (İşini kaybettiği için üzgün.)
- Jag måste gå därför att jag har ett möte. (Bir toplantım olduğu için gitmek zorundayım.)
- trots att – -dığı halde
- Han kom trots att han var sjuk. (Hasta olduğu halde geldi.)
- Vi gick ut trots att det regnade. (Yağmur yağdığı halde dışarı çıktık.)
- Hon är lycklig trots att hon har problem. (Sorunları olduğu halde mutlu.)
- Trots att jag är trött, ska jag jobba. (Yorgun olduğum halde çalışacağım.)
- Vi är vänner trots att vi är olika. (Farklı olduğumuz halde arkadaşız.)
- efter att – -den sonra
- Vi gick hem efter att filmen var slut. (Film bittikten sonra eve gittik.)
- Han somnade efter att ha läst en bok. (Kitap okuduktan sonra uyuyakaldı.)
- Efter att ha ätit, gick vi på en promenad. (Yemek yedikten sonra yürüyüşe çıktık.)
- Hon ringde mig efter att ha fått nyheterna. (Haberleri aldıktan sonra beni aradı.)
- Efter att mötet var över, pratade vi länge. (Toplantı bittikten sonra uzun süre konuştuk)
- eftersom – çünkü, -dığı için
- Eftersom det regnar, stannar vi inne. (Yağmur yağdığı için içeride kalıyoruz.)
- Eftersom hon är sjuk, kan hon inte komma. (Hasta olduğu için gelemez.)
- Eftersom jag älskar dig, vill jag vara med dig. (Seni sevdiğim için seninle olmak istiyorum.)
- Eftersom han är trött, går han och lägger sig. (Yorgun olduğu için yatağa gidiyor.)
- Eftersom de är gifta, bor de tillsammans. (Evli oldukları için birlikte yaşıyorlar.)
- så att – böylece, -sin diye
- Hon tränar hårt så att hon kan bli bäst. (En iyi olmak için sıkı çalışıyor.)
- Jag sparar pengar så att jag kan resa. (Seyahat edebilmek için para biriktiriyorum.)
- Vi gick tidigt så att vi skulle hinna. (Yetişmek için erken gittik.)
- Hon läser mycket så att hon kan lära sig. (Öğrenebilmek için çok okuyor.)
- Jag köpte mat så att vi kan äta. (Yemek yiyebilmemiz için yiyecek aldım.)
- ju … desto – ne kadar … o kadar
- Ju mer du läser, desto mer lär du dig. (Ne kadar çok okursan, o kadar çok öğrenirsin.)
- Ju tidigare vi går, desto bättre. (Ne kadar erken gidersek, o kadar iyi.)
- Ju mer du tränar, desto starkare blir du. (Ne kadar çok antrenman yaparsan, o kadar güçlü olursun.)
- Ju längre vi väntar, desto svårare blir det. (Ne kadar uzun beklersek, o kadar zor olur.)
- Ju mer pengar han tjänar, desto lyckligare blir han. (Ne kadar çok para kazanırsa, o kadar mutlu olur.)
- om inte – aksi takdirde
- Kom i tid, om inte missar du tåget. (Zamanında gel, aksi takdirde treni kaçırırsın.)
- Gör det nu, om inte blir det för sent. (Şimdi yap, aksi takdirde çok geç olacak.)
- Hon måste studera, om inte klarar hon inte tentan. (Çalışmak zorunda, aksi takdirde sınavı geçemez.)
- Vi måste skynda oss, om inte missar vi filmen. (Acelemiz olmalı, aksi takdirde filmi kaçırırız.)
- Han måste sova mer, om inte blir han sjuk. (Daha fazla uyumalı, aksi takdirde hasta olacak.)
- förrän – -e kadar (negatif)
- Vi åker inte förrän du är klar. (Sen hazır olana kadar gitmeyeceğiz.)
- Han kommer inte hem förrän sent ikväll. (Bu akşam geç saatlere kadar eve gelmeyecek.)
- Jag väntar här förrän du är tillbaka. (Geri dönene kadar burada bekleyeceğim.)
- Förrän du har provat, kan du inte veta. (Denemeden bilemezsin.)
- Jag svarar inte förrän jag har tänkt klart. (Düşünmeyi bitirmeden cevap vermeyeceğim.)
Buradan listenin PDF formatını indirebilirsiniz.
Bu liste huseyineskan.com internet sitesi için Hüseyin Eskan tarafından chatGPT yardımı ile oluşturulmuştur.
Kendi örneklerinizi yorum kısmına yazmaktan çekinmeyiniz 🙂
İsveççe öğrenirken kullandığım ÜCRETSİZ kaynaklara buradan ulaşabilirsin.
İsveççe Öğrenmek İçin En İyi Ücretsiz Kaynaklar
İçerikleri faydalı buluyorsanız yorum yazarak belirtebilir, anlamadığınız kısımları sorabilirsiniz.
Benimle @huseyineskan instagram hesabım üzerinden iletişime geçebilirsiniz..